Arabuluculuk & İhtiyari Arabuluculuk

Arabuluculuk Nedir?

Arabuluculuk Türk Hukuk Sistemine getirilmiş bir yenilik, bir yasal çözüm yoludur.  Gelişmiş demokratik hukuk sistemlerinde geniş uygulama alanı bulan ve uyuşmazlıkların çözümünde taraflar, toplum ve adalet sistemi bakımdan çok olumlu katkılar sağlayan Arabuluculuk; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile hukukumuzda yerini almıştır.

Arabuluculuğun en önemli özelliği isteğe bağlı olmasıdır. Kişiler isterlerse hiç arabuluculuğa başvurmadan dava da açabilirler. Yine arabuluculuğa başvuranların bu süreci her an sonlandırma hakları vardır. Taraflar başladıkları arabuluculuğu bitirmeye zorlanamazlar. Arabulucu, önüne gelen tarafların eşitliğini gözetmek zorundadır. Bunu onlara eşit zaman ayırarak, eşit söz vererek ve sürece eşit katılmalarını sağlayarak yapar. Arabulucu taraflarla birlikte veya özel olarak görüşebilir.

Mahkemelerden her iki tarafı memnun edecek kararlar almak ancak anlaşmalarla mümkündür. Ve verilen mahkeme kararı eğer tarafların anlaşarak hazırladıkları bir protokole dayanmıyorsa mutlaka bir kaybeden ve bir kazanan vardır. Oysa Arabuluculuk ta tüm kararları taraflar verecektir ve imza altına alacaklardır. Ve her iki taraf kazanan taraftır olur.

Anlaşmazlıkların dava dışı çözümü için tarafların başvurduğu bir yoldur.  Çözüme ve sonuca daha kısa yoldan ulaşılabilmemizde faydası sağlar. Bu şekil de uzun yargılama süreci sonrasında doğabilecek muhtemel zararların önüne geçilebilir. Arabuluculuk ile anlaşmazlığın çözüme kavuşturulmasında her iki taraf için en iyi ve makul bir yol bulunmuş olur.

Taraflar arasında uzlaşmanın sağlanması halinde; uzlaşmanın konusu, yeri, tarih ve karşılıklı yerine getirilecek edimleri içeren hususlar tutanak haline getirilir. Böyle bir tutanak ilam niteliğindedir ve bu yönteme başvurulmak sureti ile dava açılmadan veya açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce hukuksal sorunlar ve davalar, tarafların kendi isteklerine uygun şekilde çözüme kavuşturulmuş olur.

İhtiyari Arabuluculuk

6325 sayılı Kanun’un tanımından anlaşıldığı üzere, hukuk sistemimizde arabuluculuk kural olarak ihtiyari (isteğe bağlı) olarak başvurulabilen bir yöntem olarak öngörülmüştür. İhtiyari olarak başvurulabilen bir yol olmasına karşın, kişiler arasında doğabilecek her uyuşmazlığın arabuluculuk yöntemi ile çözülebilmesi mümkün değildir. Kanun koyucu, arabuluculuğa elverişli konuları yalnızca tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıkları ile sınırlandırmıştır.

Türk hukuk sisteminde re’sen araştırma ilkesinin hakim olduğu genellikle kamu düzenini yakından ilgilendiren uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvurulması mümkün değildir. Bu kapsamda tahmin edileceği üzere ceza davaları (uzlaşma müessesesi hükümleri saklı kalmak üzere), idare hukuku kapsamında tam yargı ve iptal davaları, iş hukukunda hizmet tespit davaları, aile hukukunda babalık davaları ve nüfus kayıt düzeltme davaları, kişilik haklarını koruyan davalar, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalara örnek verilebilir.

Arabuluculuğa ilişkin temel ilkeler nelerdir?

İradilik: İradilik tarafların arabulucuya başvurmak süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbest olmasıdır.

Eşitlik: Tarafların arabulucuya başvururken gerekse tüm süreç boyunca eşit haklara sahip olmasıdır.

Gizlilik: Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür.

Beyan ve Belgelerin Kullanılamaması: Taraflar, arabulucu veya arabuluculuğa katılanlar da dâhil üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında yahut tahkim yoluna başvurulduğunda, arabuluculuk kanunun 5. Maddesinde sayılan beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz.